Miras Dergisi

Ben yine Rab’de sevineceğim…

Tomurcuklanmasa incir ağaçları,

Asmalar üzüm vermese,

Boşa gitse de zeytine verilen emek,

Tarlalar ürün vermese de,

Boşalsa davar ağılları,

Sığır kalmasa da ahırlarda,

Ben yine RAB sayesinde sevineceğim…

demiş Habakkuk.

Habakkuk 3:17-18

Ne kadar ağır bir yaşam resmi çizmiş bu sözlerinde. Habakkuk bunları yazarken bir ihtimalden bahsetmiş olabilir veya o dönemlerde yaşanan kıtlıklar ve kuraklık; hayvanlarını, ürünlerini verimsiz kılmış olabilir. Ama tüm bunlara rağmen sevineceğini söylemiş olması benim açımdan çok dikkat çekici. Bizlere, insanoğluna çok ters bir gerçekliği vurguluyor. Biz doğarken bile aç, ihtiyaç içerisinde ve almaya tabi varlıklarız. Sevinç mekanizmamız almak üzerine yoğunlaşmış durumda. Bir bebeğe sahip olursan sevinirsin, bir ev alırsan sevinirsin, mutlu anıların olursa sevinçten coşarsın… Bir insan neden yaptığı emeğin, uğraştığı işlerin yok olup gideceğini bilmesine rağmen sevinçten coşar ve bu durum onu yoksulluğa, açlığa götürse bile sevinmeye devam edeceğini söyler?

Bu düşünce çok karmaşık ve bilgimizi aşan bir kavramdır. Bu derece yüksek bir düşünce şekli ancak bu dünyadan tam anlamıyla soyutlandığımızda gerçekleşebilir. Sevinç duymanın bu dünya ile bir bağlantısının olmadığını anladığımızda ortaya çıkar. Çünkü bu olaylar yaşanmamış olsa bile ya da o sırada yaşanmış ve bize bitmiş gibi görünse de, her an yine yaşanılabilirler. Dünya bizim düşüncelerimizden, gördüklerimizden fazlasıdır her zaman. Bu sevinç içinde barınmak, bunların üstesinden gelen kişinin varlığından da emin olmamızı gerektirir. Bu sözleri söyleyen Habakkuk RAB’be inancı konusunda güçlenmiş ve temellenmiş birisiydi. Hatasız bir insan olduğunu söyleyemem tek mükemmel olan İsa’nın kendisidir. İmanı, görmediğinin ona vereceğine kesin eminliği, ona olan sevgisinden eminliği, kurtarıcının etkin olan kudretinin büyüklüğünü, kendi sınırları içinde bakmadan, sınırsız olanı bilmesi. İşte bu otomatik olarak her durumla karşı karşıya kaldığımızda sevinç doğurur. Bazen yaşadığımız sıkıntılar içerisinde sevinçli değilken ve derin bir depresyon içerisindeyken İsa bana sevinçli ol dedi ve olmazsam günah işlemeye devam ederim diye düşünebilir ancak bu doğru değildir. İsa sizin üzüntülerinize, ağlayışlarınıza ya da battaniyenizin içine gömülmenize kızmaz. Bir günah atfetmez. Ama sadece bizim bu dünya ile kurduğumuz derin bağlantı için üzülebilir. Kendisini tanımamızı ve daha çok bu dünyadan soyutlanmamızı isteyebilir. Yani bizim için üzülür. Bizi hiçbir zaman tam anlamıyla tatmin etmeyecek olan bir yerdeyiz. Almayı severiz, vermekten ise imtina ederiz, aldığımız şeylerde sevincimiz beş dakika sürer ve gözümüzü gene başka şeylere dikeriz. Sağlık dileriz ve dünya bize bunu vermeyebilir, sonuçta bedenimizin ölümlü olduğunu bilmeli ve kabul etmeliyiz tabiki bu dikkatsiz yaşamalıyız anlamına da gelmez. Daha çok okumayı isteyebiliriz o zaman her dünya bilgisi içerisinde kendimizi tatmin etmeyi umut edip bundan da sevinç duyabiliriz. Ama bilinen bir gerçek olarak bu şeyler de ancak kısa bir sevinç getirebilir. Aile içerisinde sevinç bulduğumuzu hissedebiliriz ama şunu bilerek devam etmeliyiz; aile denilen kavramda insanlardan oluşur ve insanlar zor varlıklardır bu konuda da sevincimiz kısa soluklu olabilir. Paranızın çok olması size büyük bir sevinç verebilir ama kaybetme kaygısı size sevinçten daha çok ızdırap çektiren bir hal alabilir. Yani dünya üzerinde sevinç bulmayı arzuladığımız her şey aslında gerçek sevinç kaynağı değildir. Bu dünyada sevinç bulmak sadece bu soyut olandan sıyrılıp aslında somut olana, gerçeğe gözümüzü dikmekten geçecektir. Bu söylediklerim kimilerine umutsuz gibi görünebilir, ancak önce kendimde bu dünyadaki geçici olanlara karşı bir duyarsızlık uyandırmak istedim. Burada gerçek umut ve sevinç vardır. Dileğim şu ki bu sevinci paylaşmak için gayret ve gücümüz olsun. 

Özge Talas

Yayıncı

Yorum Ekle

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Bizi takip edin!

Sosyal medya hesaplarımızdan bizi takip ederek dergimizle ilgili son güncellemelerden haberdar olabilirsiniz.

Your Header Sidebar area is currently empty. Hurry up and add some widgets.