Miras Dergisi

Cevabı ararken…

İsyan dolu bir yüreği Tanrı hoş görebilir mi? Kendisine karşı öfke ve kırılganlıkla dolu bir insana merhamet edebilir mi? Hayatının kırılma anlarında, Tanrı’yla ilişkisi zayıflamış ve reddedilmiş hisseden birisinin, inançsızlığına Tanrı nasıl bakacaktır?

Sizlere hem kendi yüreğimin zorlanma anlarından hem de aslında uzunca bir zamandır dünyayı felakete sürükleyen bir durumda çoğumuzun yaşadığı bir mücadeleden bahsetmek istedim.

Mart ayının sonlarında birdenbire hayatımıza giren bir salgınla mücadele ediyoruz. Artık hepimizin aşina olduğu 2020 yılı ne zaman bitecek tartışmaları dönüp duruyor. Çoğumuz ya kendimiz bu hastalıkla yüzleştik ya sevdiklerimizi yitirdik veya bazılarımızın yakınları hala mücadele içinde. Hastalığa bulaşmamış olanlarımızsa yarattığı baskı ve endişeyle yüzleşiyor. Korunma, güvende olma ve kurtulma duygularımızın baskın olduğu bir dönemdeyiz. Aynı zamanda da bazılarımız için acı söz konusu.

Böyle durumlarda insanların belirli baskın tepkileri gözlemleniyor. Reddetme, korku, umutsuzluk, mücadele ve yardımlaşma gibi davranışlardan söz edebiliriz. Herkesin kendi kimliğine göre bu başlıklardan biri içinde bu süreci anlama ve başa çıkma çabası var. Ve hiçbirinin bir diğeri tarafından yargılanması söz konusu olmamalı. İnsan kendi geçmişi, yükleri, beklenti ve inançlarıyla şekilleniyor. Bu nedenle felaket anlarında tepkilerimizin ölçüsü tamamen bizi ilgilendirir. Bir başkasının alanına girmeyen yaklaşımların yargılanmaması çok önemlidir.

Ben hayatımda birçok felaket yaşadım. Birçok sıkıntıyla karşılaştım ve bazıları mücadele edebileceğim ölçünün çok üzerindeydi. Tıpkı 69. Mezmur’da mezmurcunun söylediği gibi, “ezilmiş ve kederli olduğum durumlarda Tanrı’yı bir kale gibi” gördüm çoğu zaman. Bazen kendimi birçok kez yıkılan ancak Rabbin halkı eliyle yeniden kurduğu Yeruşalim’in surları gibi hissettiğim oldu. Ezeli düşmanımız İblis’in yıkıp karşısında zafer çığlıkları attığı duvarlarımın nasıl Tanrı’nın iyiliğiyle yeniden kurulduğuna ve iç kenti koruduğuna tanıklık ettim. Bazen yıkılan duvarların başında gözyaşı döktüm ve beklediğim ölçüde onarılmadığını hissettim. Duvarlarım yerde kaldı. Tanrı halkından beklediğim iş birliğini göremediğimi hissettim.

Bugün çoğumuz benzer bir dönemde yaşıyoruz. Bazılarımız duvarların onarıldığını ve güvende olduğunu görüyor, bazılarımızın kenti korumasız ve duvarları yıkılmış durumda.

Bazılarımız kızgın, telaşlı, yalnız ve kırgın hissediyor. İnancı zayıflayanlarımız var. Ruhu kırılmış olanlarımız var. Beklediği Yüce Umudun uzaklaştığını hissedenlerimiz var. Ben bazen bu duygular arasında gidip geliyorum. Tanrı benim bu çabamın neresinde, anlamadığım anlar oluyor. Salgınla, kötü haberler ve dünyanın her yerinden gelen felaket senaryolarıyla karşılaşıyor, kederleniyorum. Tanrı’ya neredesin diye sorduğum anlar oluyor. Neden burada değilsin? Neden bizi kurtarmıyorsun? Neden bu kadar uzun sürdü?

Sonra günahkâr biri olduğum ve bu korkunç soruları sorduğum için utanca boğuluyorum. Bizim için yarattığı bu harika dünyayı ondan daha mı fazla önemsiyorum diye soruyorum kendime. Bazen Eyüp bazen Eyüp’ün arkadaşları olarak buluyorum kendimi. Neden Tanrı’yı anlamaya çalışmıyorum ama isyankâr bir yüreğe sahibim? Onun olanı ondan daha mı iyi biliyorum?

Hepimiz olmasak da bazılarımızın bu labirentin içinde olduğunu biliyorum. Acının mutlak sonuçları vardır. Kargaşa ve felaket zamanlarının mutlak etkileri vardır. Bu nedenle birlikte yürüdüğümüz karanlık bir vadiden geçiyoruz. Çoğu zaman birbirimizin surlarını, duvarlarını yeteri kadar onaramadığımız bir dönem üstelik bu. Taşların arasında bir başka kardeşimizi görüyor ancak iyi temenniler ve dualarla destek olabiliyoruz onun onarma sürecine. Ve kızgınlık ve telaş içinde Tanrı’yı arıyoruz. Yine…

Keşfettiğim bir süreç oldu aynı zamanda bu. Sevinçle sarıldığım. Ve anlam bulduğum. Az önce saydığım soruların, isyanın ve kırgınlığın ortasında bir farkındalık da yaşadım. Eğer mücadelem Tanrı’yla ise, eğer tüm olan biten arasında yine onunla dövüşüyor, onunla anlıyor ve ona bakıyorsam aslında umudum hala taze değil midir? Aslında köklerimi tutan yine onun elleri değil midir? Eyüp’te şöyle diyor: “Tanrı güçlüdür, ama kimseyi hor görmez, Güçlü ve amacında kararlı. Hor görmediği kulunun, sevdiği çocuğunun isyanı ve öfkesi içinde kendisiyle ilgili sorularını cevaplamak için bir fırsat yaratamaz mı Tanrı?

Yaratabilir…

Hala bazı konularda bir çözüme ulaşmış değilsem de Tanrı’nın tüm olan biten içinde yine karşıma çıktığını, yine yanımda olduğunu, yine ruhumda çalıştığını gördüm. Ben onu duymak istemesem de. Ben ona kızgın bir yürekle isyan ediyor ve uzaklaşmak istiyor olsam da. Çünkü yine O’na, yine O’ndan, yine Onunla bütün meselem. Kaynağını terk etmeyen bir su gibi. Aktığım yer neresi olursa olsun kaynağıma dönüyorum. Beni tanımlayan yer o kaynak. Acı bir su kaynağı değil, coşkun ve çevresine bereket taşıyan bir pınar. Nereye akarsam akayım Tanrı’nın yarattığı tatlı ve berrak bir pınarım ben. Kaynağımın tüm özellikleri içimde ve değişmiyor. Bazen çamurlanabilir, yağmur yağdığında rengi değişir veya girmemesi gereken su yataklarında vaktini harcayabilir. Ancak o kaynağından bağımsız değildir. Ben onun yarattığıyım.

İsyan, öfke, kırgınlık ve çaresizlik içinde olanlar! Tanrı kimseyi hor görmez. Tanrı kimseyi görmezden gelmez. İsyan dolu bir yüreği Tanrı hoş görebilir mi? Kendisine karşı öfke ve kırılganlıkla dolu bir insana merhamet edebilir mi? Diye sormuştuk. Benim cevabım evet. O yüzden kalbinizin yörüngesi şaşırdığında lütfen pes etmeyin. Hepimizin hikayesini iyi bildiği Eyüp’ün tanıklığı ve Tanrı’yla yaşadığı süreçte de benzer bir durum görürüz. Şimdi size bana göre tüm konuyu özetleyen bölümlere bakalım;

https://www.bible.com/tr/bible/170/JOB.38.TCL02

Tanrı’nın bu güçlü sözlerinde azarlama görüyoruz çoğumuz ama aynı zamanda makbul gördüğü kulunu uyandırma, onu gerçekle terbiye etme isteği de yok mudur? Tanrı’nın bu görkemli cevabı karşısında Eyüp sarsıldı. Felaket anlarında, duvarları çökmüş ve aktığı yönü şaşırmış olan Eyüp ‘susuyorum’ dedi. Devamında şöyle yanıtlıyor Tanrı’yı;

“Bak, ben değersiz biriyim,

Sana nasıl yanıt verebilirim?

Ağzımı elimle kapıyorum.

Bir kez konuştum, yanıt almadım,

İkinci kez konuşamam artık.”

Tüm bu tartışmalar üzerine, çoğumuzun bildiği gibi Eyüp’ü suçlayan arkadaşları Tanrı’nın öfkesini çekmişti. Eyüp ise yeniden bolluğa ve berekete kavuştu. Tanrı’da cevabımız evettir. Eğer acı ve kederle, çare ve çözüm arayışıyla yörüngemizi şaşırmışsak yine Tanrı’ya dönebiliriz. Tanrı bize kim olduğumuzu ve kendisinin kim olduğunu hatırlatacak, yolculuğumuz devam edecektir.

Gökhan Talas

Yayıncı

Yorum Ekle

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Bizi takip edin!

Sosyal medya hesaplarımızdan bizi takip ederek dergimizle ilgili son güncellemelerden haberdar olabilirsiniz.

Your Header Sidebar area is currently empty. Hurry up and add some widgets.