Miras Dergisi

Doğuş bayramı, kurtuluş bayramı…

Doğuş Bayramı denince aklımıza ne gelir? Rengarenk ışıkların aydınlattığı bir sokak cümbüşü mü? Evimizi ısıtan bir huzur, kurabiyelerin leziz kokusu veya Noel şarkılarının ahengi mi? Kör bir adamın sokak sokak dilenirken duyduğu çaresizlik? Bir hastanın dermansızlığı, ruhu tutsak edilmiş birinin hezeyanı? Çocuklarına yetemeyen, hayata yetişemeyen bir babanın hüznü mü? Doğuş’un gerçek anlamını bize ne hatırlatır? Çarmıha giden bir adamın bir yemliği bebek olarak onurlandırması en çok kime coşku verir? Bize bir bayram hediye etmenin ötesinde, gerçek kederin ve yok oluşun pençelerini büken bir zaferi görenleri mi? Artık yaşam labirentinde, kayıp bir hayatın kör noktası olmaktan çıkıp, kutsallar topluluğunun kabul törenine hazırlanan cüzzamlı/lanetli bir adama mı? Doğuş’un neşesinde bizi uyaran, karanlık ve dehşetli bir perdeyi yırtan ve tüm o huşunun içinde bize kırılmış zincirleri gösteren bir tanıklık var…

Doğuş bayramı bir hizmet etme çağrısıdır da. Sevginin zafer odaklı, kurtaran ve kendini alçaltan karakterini gösteren bir davet… Kendini yok sayma kararlılığı, verme ve dileyene kapıları açma gücü. O yemliğin pis kokuları, yok sayılmışlığı ve yalnızlığı içinde yükselen sağlam bir yapı. Göz alıcı, güvenli ve istek uyandıran. O’na sığınmak, O’ndan beslenmek ve doymak isteyeceksin. O’nu tanımak için önüne serilmiş olan bu fırsatla dolmak isteyeceksin.

Gel, içeriye bak. Terli annesinin bedenine sım sıkı sarılmış bebeğin sağ elinde kurtarılmışların evreni var. Senin ruhunu okşayan kurabiye kokularını yaratan ve kan, zulüm ve işkenceden geçecek ama yenilmeyecek O Kral’ın yattığı yemliğe bak! Güzel kokulu çam ağaçlarının, kış temalı şarkıların ve çocukları neşelendiren oyunların tadını çıkar, ama yemliğin kokusunu, o annenin terli ve ürkek bedenini, dünyayı kurtaracak bebeğin güzelliğini de hatırla. Çünkü bütün o huzurun mimarı olan bebeğin doğumudur kutladığın. Senin için ölmek üzere hazırlanan kurbanın kederinden sana bir neşe, sevinç şarkısı bahşedilmiştir. Şükretmenin alçakgönüllüğü teması olsun bu bayramın. Ellerin patlarcasına alkışla zaferini ve kazancının sana sonsuz yaşam veren lütfunu. Çocuklarınla paylaşacağın en güzel öykü, körler, sağırlar, tutsaklar, çaresizler, yoksullar ve karanlıkta olanlar için umudun doğup büyüdüğünü ve özgürlük için ölüp dirildiğini anlatmaktır. Çünkü bir mirastır bu, eskimez ve ruhlarını yeniler gelecek kuşakların. Senin türlü renklerle anlam kattığın bu bayramı gerçek kılar. Adına Doğuş dersin, Noel veya Christmas… Anlamı tek olan bir destandır hepsi de.

Bu yüzden tadını çıkar her şeyiyle. Gereksiz diyenlere aldırma, bayramları sorgulayan somurtkanlara karşı çık. Bu özgürlüğün ve mirasımızın kutlamasıdır. Neşeni bölmesin hiçbir direniş. Sen onun altında yatan acıları bildiğini ama herşeyin yeni, lekesiz ve özgür kılındığını anlat onlara… Yaşam veren, yaşamı ilan eden, yaşamdan gücünü alan, kendisi Yaşam ve Rab olan Mesih’i kutluyoruz;

Kutlu olsun her şeyiyle…

(Miras Dergisi 3. sayı, Noel Eki’nde yayınlanmıştır)

Gökhan Talas

Yayıncı

Yorum Ekle

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Bizi takip edin!

Sosyal medya hesaplarımızdan bizi takip ederek dergimizle ilgili son güncellemelerden haberdar olabilirsiniz.

Your Header Sidebar area is currently empty. Hurry up and add some widgets.