“Ev Kilisesi” terimi bazılarımıza yabancı bir kavram hissi verebilir. Kilisenin bir binası veya tapınma salonu olmalı diye düşünebiliriz. Ama dünyadaki yüz milyonlarca Hristiyanın “Ev Kilisesi” olarak anılan topluluklara katıldığının farkında bile olmayabiliriz. Hatta Hristiyanlar arasında da bu kavrama yabancı, şüpheyle bakanlar olabilir. Aslında bu konu Hristiyan çevrelerde olduğu kadar başka çevrelerde, basında bile tartışılmakta. Üzerinde şaşırtıcı açıklamalar yapılmakta, şaşırtıcı rakamlar verilmekte. Bazı çevreler tarafından Türkiye’de onbinlerce ev kilisesi olduğu (ki bu en az yüzbinlerce Hristiyan olması anlamına geliyor) ve de her ilde, her mahallede ev kiliseleri olduğu ileri sürülmekte. Bu söylemler gerçek sınırını kat kat aşmış olsa bile (Türkiye’deki Protestan cemaati 5000 kişidir ve kilise sayısı 100 civarındadır.) bir tehdit algılaması yaratıldığı sonucuna varıyoruz.
Ev Kiliseleri nedir ki böylesine bir tehdit olabilsin? Aslına bakarsanız dünyada sayıları milyonları aşan ev kiliselerinin bulunduğu ülke ne olursa olsun, ister Çin veya İran, Güney Kore veya Brezilya, Mısır veya Rusya fark etmez, içinde bulunduğu topluma yönelik tehdit oluşturduğuna dair somut bir kanıt hiçbir şekilde ortaya konulamamış ve ev kiliselerinin bu ülkelerde olumsuz bir etki yarattığına dair bulguya bile rastlanmamıştır. Bunun tam aksine, geçerli somut bir nedene dayanmadan bazı ülkelerde ev kiliseleri büyük baskı altında bulunmaktadır. Paydaşlık içinde evlerinde İsa Mesih’e olan inançlarını yaşamaya çalışan bu insanlar Tanrı’yı yüceltmektedirler. Belki değişik ve sıra dışı olmaları endişe yaratmaktadır, belki de başka nedenleri vardır.
Ev kiliseleri yönetimlere karşıt mı?
Hristiyanlık öğretisinin özüne baktığımızda, Mesih İnanlılarının altında bulundukları yönetim ile ilişkileri İncil’de açık bir şekilde belirtilmiştir.
“Herkes, baştaki yönetime bağlı olsun. Çünkü Tanrı’dan olmayan yönetim yoktur. Var olanlar Tanrı tarafından kurulmuştur. Bu nedenle, yönetime karşı direnen, Tanrı buyruğuna karşı gelmiş olur. Karşı gelenler yargılanır. İyilik edenler değil, kötülük edenler yöneticilerden korkmalıdır. Yönetimden korkmamak ister misin, öyleyse iyi olanı yap, yönetimin övgüsünü kazanırsın.” (Rom. 13:1-3)
“Her şeyden önce şunu öğütlerim: Tanrı yoluna tam bir bağlılık ve ağırbaşlılık içinde sakin ve huzurlu bir yaşam sürelim diye, krallarla bütün üst yöneticiler dahil, bütün insanlar için dilekler, dualar, yakarışlar ve şükürler sunulsun. Böyle yapmak iyidir ve Kurtarıcımız Tanrı’yı hoşnut eder. O bütün insanların kurtulup gerçeğin bilincine erişmesini ister.” (1. Tim. 2:1-4)
Bir başka soruya değinmek istiyorum, “Ev Kiliseleri” gerçekten kilise midir? Bu soruya İncil’e göre cevap verirsek, kesinlikle evet, ilk topluluklar evlerde toplanıyorlardı yani bugün kullandığımız terimle ev kiliseleriydi. İncil’deki ilk Mesih İnanlısı topluluklara baktığımızda genelde evlerde toplandıklarını görüyoruz.
“Akvila ve Priskilla, evlerinde buluşan toplulukla birlikte Rab’de size çok selam ederler.” (1. Kor. 16:19)
“Laodikya’daki kardeşlere, Nimfa’ya ve evindeki topluluğa selam edin. “ (Kol. 4:15)
“Her gün tapınakta toplanmaya devam eden imanlılar, kendi evlerinde de ekmek bölüp içten bir sevinç ve sadelikle yemek yiyor ve Tanrı’yı övüyorlardı. Bütün halkın beğenisini kazanmışlardı. Rab de her gün yeni kurtulanları topluluğa katıyordu.” (Elç. 2:46)
Tarihte ev kiliseleri
Roma İmparatorluğu dönemindeki Hristiyan toplulukların ilk üç yüzyılda genelde baskı altında yaşayarak, evlerde, mağaralarda, mezarlıklarda, ormanlarda ve güvenli olabilecekleri neresi var ise orada toplandıklarını görüyoruz. Bu dönemde Roma İmparatorluğu içinde bir kilise binasının yapılıp orada toplanılması hemen hemen imkânsız bir durumdu.
Hristiyanlık Tarihi kitabında ilk Hristiyanların toplantıları şöyle anlatılmıştır: “İlk yüzyıllarda Hristiyanlar özel mekanlarda değil, evlerde ve umuma açık her mekanda bir araya geliyordu. Justin Martyr’ye (100-165) dönemin idarecisi Rusticus “nerede toplanıyorsunuz” diye sorduğunda o şu yanıtı vermişti: “Her bir kimsenin seçtiği ve toplanabildiği her yerde. Yoksa sen bizim hep aynı yerde mi toplanmamızı istersin. Hayır, bunu yapamayız. Çünkü Hristiyanların Tanrısı belirli bir mekânla sınırlandırılamaz”.
Ortaçağ’da Avrupa’da bile Valdesyenler ve bazı Hristiyan gruplar büyük baskı altında olduklarından kilise binalarından çok kendileri için bulabildikleri güvenli yerlerde toplanmaktaydılar.
Ev kilisesi ve kilise farklı şeyler mi?
Aslında Kilise kavramı üzerinde durmamız gerekiyor. Kilise orijinal anlamı ile İsa Mesih’e iman etmiş olan Tanrı halkıdır, bina veya yer olarak tanımlanamaz. Birçok kültürde kilise kelimesi bina ve yer ile özdeşleşmiş vaziyettedir. Ev Kilisesi kavramı yeni ortaya çıkmış bir model olarak önümüze getiriliyor.
Hristiyanların evlerde toplanmalarının başlıca nedenlerini şöyle sıralayabiliriz:
- Kilise binası olmaması veya var olanların kullanımına izin verilmemesi
- Kilise binası yapacak yer ve maddi kaynağın olmaması
- Baskı altında olmaları veya evlerde toplanmayı tercih etmeleridir.
Evlerde toplanan Mesih İnanlıları Evrensel Kilisenin yani Mesih’in bedeninin üyeleridir. Günümüzde büyük bir bina kompleksinde toplanan 10.000 kişilik bir mega kilise ile evde toplanan 10 kişilik bir kilise Tanrı’nın önündedir ve O’nun halkıdır. Tanrı kendi bilgeliğiyle içinde bulunan şartlarda kilisenin yapısını şekillendirecektir.
Hristiyanlar için son bir nokta eklemek istiyorum. Ev Kiliselerini savunan bazı yazarların İncil’e göre tek geçerli kilisenin “Ev Kiliseleri” olduğunu ileri sürdüklerini gördüm. Bunu üzülerek belirtiyorum bu kibirli ve sığ bir bakış açısıdır. Aynı zamanda bazı orta çizgideki köklü kiliselerin de “Ev Kiliseleri”ne şüpheyle baktığını gördüm. Bu da Rabb’in halkını kucaklamamaktır.
Bu konuda dışarıdan gelen eleştirilerin pek değişeceğini zannetmiyorum, burada sadece ev kiliseleri konusunda objektif bir bakış açısı sunmaya çalıştım.
İsa Mesih’in söylediği gibi “Benim Krallığım bu dünyadan değildir” sözüne uyarak İsa Mesih’in ikinci gelişiyle göklerin egemenliğinin tamamlanmasını bekliyoruz.
Yorum Ekle