Miras Dergisi

Geçmişten yarına…

Kardeşler, kendimi bunu kazanmış saymıyorum. Ancak şunu yapıyorum: Geride kalan her şeyi unutup….. Filipililer 3: 13-14 
 
Geride kalanları unutmakla başlayan Pavlus’un ne demek istediğini düşünüyorum. Unutmak insanın en zor yaptığı bilinçsel davranıştır. Kendimizi, yaşadıklarımız, hatıralarımız, anılarımız olarak betimler ve bunlardan kaynaklı bir karekter inşa ederiz. Geçmişimizde yaşadığımız olayların tümü sizi bugüne taşımıştır. İnsan unutabilir mi? Unutmak kolay mı? Neden unutmak önemli olsun bizler için? Geçmişi anmak ve yaşadıklarımızı tartmak yanlış mıdır? Ya da bu unutamadığımız geçmişimizden ötürü yeni bir karakter yaratamaz mıyız? Benzer bir çok soru geliyor aklıma. Unutmak bir seçim ve kararlılık  gerektirir. Her zaman önünüze düşen bir geçmişiniz varsa onunla baş etmek kolay olmayacaktır. Ama karar ve seçim her zaman sizin iradenizle gerçekleşebilir. “Kararlı bir Ruh ver bana ey Tanrım” derken Davut bir daha geçmişin utancında yaşamak istemediğini dile getirmiştir. 
 
Mesih İsa’ya inanan bizler için, O’nun sözleri, geçmişin tutulacak bir görkemi olmadığını bize her zaman hatırlatır. Geçmiş sizi yakıp-yıkan veya kibirinizi destekleyen, özgüvensizliğinizi artıran bir geçmiş olabilir. Aile, okul yaşamı, arkadaş ilişkisi, kişiden kişiye farklılık gösterir ve bu bizim geçmişimizden ne kadar yara, acı, gurur, fayda veya güçle bu günlere gelmiş olabileceğimizi gösterebilir. Kimlik oluşumunda geçmişin azımsanmayacak bir gücü vardır. 
 
Hangi hayatın geçmişinde yaşarsanız yaşayın. Mesih bizlere geçmişin gücünden kurtulmamızı öğütler. Geçmişin gölgesinde yaşamak içimizde ne tür bir algı yaşatıyor düşündünüz mü? Çoğu zaman nefret, kin ve affetmemekte geçmişe yapışan acıların bugünkü yansımaları oluyor ruhumuzun derinliklerinde. Süren giden ve tutunduğumuz belki gerçek, belki kendi düşüncelerimizin çıkarımı, belki de her ikisi. Bizi sürekli takip ediyor ve bırakmak istemiyor. 

 
“Durmayın olup bitenlerin üzerinde, düşünmeyin eski olayları” diyen Tanrımız, bizlere ne tür düşüncelerin fayda sağlamayacağını biliyor. Sadece geçmiş bizi alt üst edebilir ve Şeytan’ın benliğimize teslim ettiği anıların; kavgaların, küslüklerin acılıkların, gururun, zenginliğin veya sefahatın kaynağının derinlerini hatırlamak ve onlara tutunmak ne kadar “bu benim karakterim ” dedirtebilir bizlere? Bir dantel gibi örüyoruz geçmişimizi yüreklerimizde. Önemli atfediyoruz ve çoğu zaman kusursuz ya da çok kusurlu görüyoruz. Üstüne inşa ettiğimiz kimliğimizi bu yapının üstüne oturttuğumuzda sonunda kendimizle bile barışamaz bir hale gelebiliyoruz. Bırakmak ve unutmak bizim için can yakıcı kelimeler olabiliyor. Hafifsendiğimizi, hiçleştirildiğimizi düşünüyoruz. İşte İsa bu süreçte diyor ki 
“Hiçleş ve basitleş” Evet! Kolay bir kelime değil ama yeni bir ben olmak için bu düşünceyi, bırakmayı ve unutmayı bizlere salık veriyor. Kimliğimiz olan geçmişten gelen izleri karar ve seçimle üzerimizden atmamız için bizlere yardım ediyor. İnsanlar bilmese de bizler aynaya baktığımızda aslında kendi suretimizin gerçekliğiyle baş başa kalıyoruz ve kendimizi üzerine inşa ettiğimiz öncemiz yüzümüze bakıyor. 
 
Unutmak kelimesine dönecek olursak bu dayanılmaz hafifliğin değeri Mesih İsa’nın ellerinde bize sunuluyor. Yeni bir ben olma süreci hayatlarımızın sonsuzluğuna işaret ediyor. Ve bu sonsuzlukta “düşüncelerimizin yenilenmesini” isteyen Tanrı’nın yardımı gecikmiyor. Pavlus’ un unutmasını sağlayan Tanrı’nın bizi yeni bir kişi olarak değiştireceğine kararlılık ve seçimlerimizle sarılmalıyız.   

Özge Talas

Yayıncı

Yorum Ekle

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Bizi takip edin!

Sosyal medya hesaplarımızdan bizi takip ederek dergimizle ilgili son güncellemelerden haberdar olabilirsiniz.

Your Header Sidebar area is currently empty. Hurry up and add some widgets.