Miras Dergisi

Yokluğun Ortasında

Bir arkadaşım babasını sadece bir kez değil, iki kez kaybetti. İlk kaybedişi arkadaşım henüz bir çocukken annesiyle babasının boşanmasıyla oldu. Babasının yokluğunda büyümeye terk edilmişti. İkinci kaybedişi ise ilişkileri neredeyse yeniden canlanırken, babasının ölümü nedeniyle oldu. Babasının varlığını ancak kısa aralıklarla hissetme şansı bulabilen arkadaşım, hayatının çoğunu babasız geçirdi.

Bu yokluğun acısını çeken arkadaşım, Tanrı’nın hayatındaki varlığını anlamak için mücadele verdi. Birinin Tanrı’yı anne babasının örneğinde gördüğü şekliyle görememek güç bir şeydir. Ancak arkadaşım Tanrı deneyimi her ne kadar yokluk hissi üzerine kurulu olsa da, O’nu ısrarla aramaya devam etti.

Yokluk hissiyatı, maalesef yalnızca arkadaşıma özgü değildir. İmana tutunmaya gayret edenlerin ya da imanı hepten kaybetmiş kişilerin harap tanıklıklarında tekrar tekrar görülen bir gerçektir. Sanki ilahi bir yönetim tarafından fark edilmemiş ve yasaklanmamış gibi görünen şiddet ve acı eylemlerinde bu his hep tekrarlanır durur. Yokluğun ortasında yaşayanlar çoğu kez zalimane bir boşluk içine düşerler; tıpkı içinde boş bir tahtın bulunduğu boş bir taht odası gibi…

Oldukça eski bir metin olan Eyüp’ün sözleri bugün birçok insanın hissettiği bu yokluğu aynı şekilde ifade eder:

Doğuya gitsem orada değil,

Batıya gitsem O’nu bulamıyorum.

Kuzeyde iş görse O’nu seçemiyorum,

Güneye dönse O’nu göremiyorum. (23:8-9)

Eyüp’ün öyküsü, en azından kısmen Tanrı’nın yokluğunun öyküsüdür. Öykünün yazarı ve okuyucular başını ve sonunu bilse de, Eyüp kendisini derin bir trajedinin getirdiği sessizliğin ortasında bulur. Onun öyküsü muhtaç olduğumuz anlarda Tanrı’nın çoğu zaman kayıp olmasının acı dolu gizemini hatırlatmaktadır. Eyüp’ün çığlığı bizim çığlığımızdır: “Keşke O’nu nerede bulacağımı bilseydim, Tahtına varabilseydim!” (Eyüp 23:3).  Eyüp Tanrı’yı bulacağı umuduna sıkı sıkıya yapışır ve davasına adaletle bakan Tanrı’yı nihayet bulur. “Karanlık beni susturamadı” der Eyüp, “Yüzümü örten koyu karanlık” (23:17).

“Yeryüzünde karanlıkta yaşayanlara ışık götürme” çağrısına uyan Rahibe Teresa, bir azize olup olmadığını yazarken şöyle der: “Eminim ki karanlıktan biri olacağım.” Dünyadaki en yoksullar için çıktığı görevin paradoksal ve beklenmedik gerçeği, kendisinin de bizzat o korkunç karanlıkta ve Tanrı’nın yokluğunda yaşamış olmasıdır. Hizmetinin ortalarında ruhsal danışmanlarından birine şöyle yazar: “Bu sözle anlatılmaz karanlık, bu yalnızlık, yüreğimin derinliklerine acı veren bu Tanrı’ya özlem… Öyle bir şey ki gerçekten görmüyorum… Ruhumda Tanrı’nın yeri boş… Tanrı’yı özlüyorum, fakat O’nun beni istemediğini, orada olmadığını hissediyorum. İçimden feryat ediyorum, ‘Tanrım’ ama hiçbir şey gelmiyor.  İşkenceyi ve acıyı açıklayamıyorum”.[1]

Babasız arkadaşım ve ıstırap çeken Eyüp gibi Rahibe Teresa da şefkat ve ilgi çemberinin büyük oranda dışında kalmış insanlara hizmet ederken, Tanrı’nın yokluğunun derin acısını hissetmiştir. Kendisi bir ışıktır; ama kendi yüreğinde ve hayatında ışığın azaldığını görmüştür.

Ama yine de hayatındaki bu paradoks bize şunu hatırlatır; Tanrı’nın yokluğu hissi bizi ille de çaresizliğin karanlığına sürükleyecek diye bir şey yoktur. Bu his bizi karanlıkta el yordamıyla Tanrı’yı arayanlar için, Tanrı’nın somutlaşmış varlığı olmamız için teşvik eder. Babasızlık deneyiminden geçmiş arkadaşım bile kendi öyküsünü sıkça paylaşarak sayısız insana teselli ve çare olmaya çalışır. Bir başka yönden de, zor bir deneyimin öte yanına geçtiğimizde karanlığın içinde an be an bizi taşıyanın Tanrı’nın ta kendisi olduğunu fark ederek şaşırırız. Kötülüğün gizemini çoğu zaman bize açıklamamayı seçen Tanrı, bu süreçte bizimle yürümeyi, ağlamayı ve teselli olmayı seçen Tanrı’yla aynı varlıktır.

Belki bizler de, başkalarına kendi varlığımızı bir armağan olarak verdiğimizde tıpkı Eyüp gibi Tanrı’yı yeni bir biçimde deneyim edeceğiz: “Kulaktan duymaydı bildiklerim senin hakkında, Şimdiyse gözlerimle gördüm seni.”

[1] Come Be My Light: The Private Writings of the Saint of Calcutta,” Brian Kolodiejchuk, ed. (New York: Doubleday, 2007)

Senem Ekener

RZIM Türkiye

Yorum Ekle

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Bizi takip edin!

Sosyal medya hesaplarımızdan bizi takip ederek dergimizle ilgili son güncellemelerden haberdar olabilirsiniz.

Your Header Sidebar area is currently empty. Hurry up and add some widgets.