Miras Dergisi

Kutsal Ruh ve Kilise

Baba, Oğul ve Kutsal Ruh olan Üçlü Birlik’te bazen anlaşılması en güç olan kişi belki de Kutsal Ruh’tur. İçimizde konut kurması ve imanlıyı yönlendirmesinden ötürü bazı çevreler O’nunla ilgili çok mistik yorumlar yaparlar. Oysa Kutsal Ruh, mistik bir güç ya da imanlının kişisel çıkarı için var olan bir Ruh değildir.

Sadece bununla kalmaz, kimliği ve kim olduğuyla ilgili de zaman zaman bazı kişilerce ve tarikatlarca saldırıya uğrar, farklı yorumlara maruz kalır. Oysa Kutsal Kitap (Tevrat,Zebur, İncil) Kutsal Ruh’un kimliği konusunda nettir. (Bkz. Elç.iş.5:3-4, Elç.iş.13:2, Rom.8:26-27, 1.Ko.12:11, Mt. 12:31, Lk.1:35, İbr.10:29) O, öncesizlikten var olandır ve tek öz, üç kişi olan Tanrı’nın kendisidir. (1.Ko.2:9-11) Kutsal Yazıları esinleyen kaynaktır. (2.Pe.5:21, 2.Tim.3:16)

İmanlının yaşamında etkin bir şekilde görünür, işler, çalışır. Çünkü İsa dedi ki: Ben de Baba’dan dileyeceğim. O sonsuza dek sizinle birlikte olsun diye size başka bir Yardımcı, Gerçeğin Ruhu’nu verecek. Dünya O’nu kabul edemez. Çünkü O’nu ne görür ne de tanır. Siz O’nu tanıyorsunuz. Çünkü O aranızda yaşıyor ve içinizde olacaktır’’ (Yh.14:16-17).

Luka 1.bölüme bakıldığında birçok kişinin Kutsal Ruh’la dolduğunu görüyoruz. Örneğin: Vaftizci Yahya (Yuhanna) daha anne rahmindeyken Kutsal Ruh’la doluydu (Lk.1:15) annesi Elizabeth, İsa’nın annesi Meryem yanına geldiği zaman yine Kutsal Ruh’la doldu (Lk.1:41-42) Yahya’nın babası Zekeriya, oğlu doğduğu zaman Kutsal Ruh’la dolup peygamberlikte bulundu.(Lk.1:67)

İsa Mesih’in beden alıp aramıza gelmesiyle başlayan lütuf çağında ise, geçmişte ve bazı dönemlerde  inananları dolduran Kutsal Ruh, artık her iman edeni mesken edinerek bizlerle çok daha yakın bir ilişki içerisinde olmaya gelmiştir. İsa Mesih’in

 (Elçilerin İşleri 1:8’de) ‘‘…Kutsal Ruh üzerinize inince güç alacaksınız. Yeruşalim’de, bütün Yahudiye ve Samiriye’de ve dünyanın dört bucağında benim tanıklarım olacaksınız.’’ Diye söylemesiyle artık yeni bir dönem başlamıştır. Önceleri zaman zaman imanlıların ve peygamberlerin üzerine geçici süreliğine gelip onları dolduran Kutsal Ruh, İsa Mesih’in kefaretiyle beraber yürekten iman eden herkesi mesken edinmiş, kalıcı bir kurtuluş mührü olmuştur. (Bkz. Ef.1:13, 4:30)

Tanrı tarafından kalıcı olarak mühürlenmiş, Mesih imanlılarından oluşan kiliseye ‘‘Herkesin ortak yararı için herkese Ruh’u belli eden bir yetenek veriliyor.’’ (1.Ko.12:7) Yani Kutsal Ruh, esasen kilisenin yararı içindir. Bu nedenledir ki İsa Mesih: ‘‘…Benim gidişim sizin yararınızadır.’’ (Yu.16:7) demiştir. Kutsal Ruh’un armağanlarının bizlere verilmesinin nedeni Kilisenin gelişmesidir. Her birimiz, aldığımız armağanları Kilise gelişsin, büyüsün, ilerlesin diye aldık. Örneğin (Romalılar 12:4-8) diyor ki; “Bir bedende ayrı ayrı işlevleri olan çok sayıda üyemiz olduğu gibi, çok sayıda olan bizler de Mesih’te tek bir bedeniz ve birbirimizin üyeleriyiz. Tanrı’nın bize bağışladığı lütfa göre, ayrı ayrı ruhsal armağanlarımız vardır. Birinin armağanı peygamberlikse, imanı oranında peygamberlik etsin. Hizmetse, hizmet etsin. Öğretmekse, öğretsin. Öğüt veren, öğütte bulunsun. Bağışta bulunan, bunu cömertçe yapsın. Yöneten, gayretle yönetsin. Merhamet eden, bunu güler yüzle yapsın.”

Kendi çıkarımızdan öte, kilisenin çıkarı için Kutsal Ruh bizlerde çalışıyor ve sağlamış olduğu armağanlar sayesinde, bizler de Kutsal Ruh aracılığıyla kilisede birbirimize hizmet ediyor ve birçoklarına ulaşma fırsatını yakalayabiliyoruz. Bundan dolayı her Hristiyan’ın hatırlaması gereken önemli bir nokta var; Tanrı, bizlerin duygu ve düşüncelerinin çok üstünde, büyük ve görkemli planlara sahiptir. İçimizdeki Kutsal Ruh bunun kanıtıdır. Bu nedenle kişisel küslüklerimiz, düşünce ve tartışmalarımızdan çok bizler de bedenleri Rab’bin tapınağı olan kişiler olarak Rab’be hizmet etmeli ve ortak amacımızı görmeliyiz.

Günümüzde bireysellik ve derinlikten uzak bir iman anlayışı maalesef bizleri birbirimizden ayırmış ve aynı ruhtaki birliğimize zarar vermiştir. Kiliseden uzak durmamız, imanlılardan uzaklaşmamız, sadece bireysel Hristiyanlık yaşamaya çalışmamız, parçası olduğumuz bedenden yani Mesih’in bedeninden uzak durduğumuz anlamına gelir. Bu durum kişisel kararlarımızı ya da duygusal olarak ne düşündüğümüzü çokça aşan bir durumdur. Çünkü daha görkemli ve büyük bir planın, Tanrı’nın görkemli planının bir parçası olduğumuz gerçeği vardır. Bu bilinçle imanlıların bir araya gelmekten vazgeçmemeleri, kilise topluluklarının da aynı Ruh’ta ilerlemeleri, büyümeleri ve beslenmeleri elzemdir. Çünkü  şöyle der: ‘‘Tanrı’nın Kutsal Ruhu’nu kederlendirmeyin. Kurtuluş günü için o Ruh’la mühürlendiniz.’’

O’nu kederlendirmemek için iman ve tövbeyle sürekli Rab’bin huzurunda durmak ve derinleşmek değerlidir. Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’u ancak ve ancak esinlenmiş olan sözün aracılığıyla, kendisini bize tanıttığı kadarıyla tanıyabilir, anlayabilir ve öğrenebiliriz. Bu kısa yazıda her ne kadar irdelemeye çalışsak bile (1.Korintliler 13:12) ayetindeki şu gerçeği hatırlamamız gerekiyor;

“Şimdi her şeyi aynadaki silik görüntü gibi görüyoruz, ama o zaman yüz yüze görüşeceğiz. Şimdi bilgim sınırlıdır, ama o zaman bilindiğim gibi tam bileceğim.”

Tanrı’nın zenginliği ne büyük, bilgeliği ve bilgisi ne derindir! O’nun yargıları ne denli akıl ermez, yolları ne denli anlaşılmazdır! Rab’bin düşüncesini kim bilebildi? Ya da kim O’nun öğütçüsü olabildi? Kim Tanrı’ya bir şey verdi ki, Karşılığını O’ndan isteyebilsin? Her şeyin kaynağı O’dur; her şey O’nun aracılığıyla ve O’nun için var oldu. O’na sonsuza dek yücelik olsun! Amin. (Romalılar 11:33-36)

Özgür Uludağ

Yorum Ekle

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Bizi takip edin!

Sosyal medya hesaplarımızdan bizi takip ederek dergimizle ilgili son güncellemelerden haberdar olabilirsiniz.

Your Header Sidebar area is currently empty. Hurry up and add some widgets.