Miras Dergisi

Özgürsem

Hayata dair, kendi sınırlarımı belirleme özgürlüğünü aramışımdır her zaman. Otoritelerin baskısına karşı dirençli bir ruhla doğdum. Ancak bu direnç, sadece bir özgürlük tutkusu olarak görülmemeli. Aslında, benim için özgürlük, kendi sınırlarımı çizme ve tabi olduğum şeyleri seçme özgürlüğü demek. Çünkü bizi tümüyle özgür kılacak bir yaşam sistemine dahil olduğumuza inanmıyorum. Bu, kendi kimliğimi, inançlarımı ve değerlerimi özgürce ifade etme isteğinin bir yansımasıdır.

Örneğin okul, benim için bir zorunluluktu, ancak sevemedim. Geleneksel eğitim sistemi, öğrenmeyi sınırlayıcı bir kalıba sokar ve bu kalıp içinde düşünmeye zorlar. Benimse kendi öğrenme yolculuğumu keşfetme isteğim vardı. Sınırları aşma, kendi hızımda öğrenme ve ilgi alanlarımı derinlemesine keşfetme özgürlüğüne sahip olmak istedim. Okul, bu özgürlüğü kısıtlayan duvarlardan ibaretti.

Bir siyasi partiye adanmış bir aidiyetim olmadı. Siyasetin dar görüşlülüğünü ve ideolojik bağlılıkların sınırlayıcılığını gördüm. Benim için siyaset, insanların farklı görüşleriyle özgürce tartışabilmeleri ve evrensel insan haklarını korumaları gereken bir alan olmalıydı. Kendi düşünce özgürlüğümü koruma ve bağımsız bir şekilde düşünme isteği, siyasi parti bağlılığına karşı çıkmamın temel sebeplerinden biriydi.

Bu hayat görüşü, kendi özgürlüğümü ve kimliğimi ifade etme isteğiyle beslenir. İnsanın, kendi inançlarını ve değerlerini özgürce ifade etme hakkı vardır ve ben de bu hakkı sonuna kadar kullanmaya kararlıyım. Her gün, kendi sınırlarımı çizme ve hayatımı özgürce yaşama isteğiyle uyanırım. Bu yolculuk bazen zorlu olabilir, eleştirilere ve çatışmalara yol açabilir, ancak bu benim kendi özgünlüğümü ve insanlığımı keşfetme yolculuğumun bir parçasıdır.

Otoriteye karşı direnç, eğitim sisteminin sınırlarını zorlama, siyasi bağlılıklardan kaçınma ve toplumun coşkuyla bir araya gelmesini kutlama arzusu, benim hayat görüşümün temelini oluşturur. Her birimiz, kendi özgürlüğümüzü ve kimliğimizi özgürce ifade etme hakkına sahibiz ve bu özgürlüğü kullanmaktan asla vazgeçmemeliyiz. Hayat, keşiflerle dolu bir yolculuktur ve ben bu yolculuğun her anını kutlarım. Gelecekteki bilinmezliklerle dolu olanı kucaklamaya hazırım ve hayatın bana sunacağı tüm sürprizlere açığım.

Özgürlük ve inanç arasındaki bu derin düşünce ve arayış içinde olan bir Hristiyan olarak, kendi hayat görüşümü ve inançlarımı ifade etme çabasındayım. İçinde yaşadığımız seküler dünyada, özgürlük sıklıkla kişisel tercihlerin sınırlanmaması ve istediğimiz gibi yaşama hakkı olarak yorumlanır. Ancak ben, Mesih’te gerçek bir özgürlüğün ne anlama geldiğini düşünürken, özgürlüğün daha derin ve anlamlı bir boyutunu keşfetmeye çalışıyorum.

Hristiyanlık, özgürlüğü Mesih’te gerçekleşen bir özgürlük olarak öğretir. İsa Mesih, günahlarımızdan kurtuluşumuzun yolunu açtı ve bizi Tanrı’nın bağışlamasına ulaştırdı. Bu, kurtuluşumuzun temelidir ve gerçek özgürlüğümüzün kaynağını oluşturur. İsa’nın öğretileri ve yaşamı, gerçek özgürlüğün dünyanın sunabileceğinden çok daha derin ve anlamlı olduğunu gösterir.

Gerçek özgürlük, Mesih’te bulunan bir içsel özgürlüktür. Bu, bağışlama, merhamet ve sevgiyle dolu bir yaşam sürdürme yeteneği anlamına gelir. İsa’nın öğretileri, bizi sevgi, adil olma, affetme ve diğerleri için hizmet etme konusunda yönlendirir. Gerçek özgürlüğümüz, kendimizi Tanrı’nın iradesine teslim ettiğimizde ve O’nun kutsal ruhunun rehberliğiyle yaşadığımızda gerçekleşir.

Bu özgürlüğü yaşamak, dünyanın öğrettiği özgürlüğün karşısına çıkma veya izole olma anlamına gelmez. Tam aksine, bu gerçek özgürlük, başkalarına hizmet etmek, sevgiyle dolu bir yaşam sürdürmek ve dünya üzerindeki sorumluluklarımızı yerine getirmek anlamına gelir. İmanımız, bizi bu dünyada daha iyi birer insan olma yolunda ilham kaynağı yapar.

Gerçek özgürlük, günün zorluklarına ve hayatın karmaşıklığına rağmen içimizde bir çekirdek olarak varlığını sürdürür. İsa Mesih, kurtuluşumuza dair ışık ve umut sunar, ancak bu özgürlüğü yaşamak ve korumak bizim sorumluluğumuzdadır. İnançlı bir yaşam, günlük yaşamın her yönünü etkiler ve inançlarımız, kararlarımızı, ilişkilerimizi ve dünya görüşümüzü şekillendirir.

Gerçek özgürlüğün kaynağı olan Mesih’te, dünyanın öğrettiği özgürlük anlayışıyla uyumlu bir yaşam sürdürmek mümkündür. İsa’nın öğretileri, sevgiyi ve merhameti vurgular ve bu değerler, dünyadaki sorumluluklarımızı yerine getirirken bize rehberlik eder. İnanç, dünya görüşümüzü zenginleştirir ve bizi insanlara hizmet etmeye teşvik eder.

Aziz Agustinus, Hristiyan inancının özgürlüğe bakışını derinlemesine incelemiş ve bu konuda önemli düşünceler geliştirmiştir. Onun öğretileri, Hristiyan inancının özgürlüğü nasıl anladığını ve nasıl yaşandığını açıklar.

Hristiyanlık, gerçek özgürlüğün kaynağını ve anlamını Mesih İsa’da bulur. İsa, insanları günahın esaretinden ve ahlaki çıkmazlardan kurtararak özgürlüğün kapılarını açan Kurtarıcıdır. Ancak bu özgürlük, dünyanın öğrettiği gibi bireysel isteklerin sınırsız tatmininden veya kuralsız bir yaşamdan ibaret değildir. Hristiyan özgürlüğü, Tanrı’nın iradesine teslim olmak, sevgi ve merhametle dolu bir yaşam sürdürmek ve başkalarına hizmet etmek anlamına gelir.

Aziz Agustinus’un öğretilerine göre, insanlar özgür iradeye sahiptirler, ancak bu özgürlük, Tanrı’nın iradesine boyun eğme özgürlüğünü içerir. Gerçek özgürlük, Tanrı’nın isteğine teslim olma ve O’nun kutsal iradesini takip etme özgürlüğüdür. İnsanın günahın esaretinden kurtuluşu, Tanrı’ya itaati kabul etmekle mümkün olur. Bu, Tanrı’nın iradesini sevmek ve ona uygun bir şekilde yaşamak anlamına gelir.

Aziz Agustinus’un öğretileri, özgürlüğün sorumlulukla birlikte gelmesi gerektiğini vurgular. Gerçek özgürlük, özgürlüğün sınırlarını anlamak ve başkalarının haklarına saygı göstermek anlamına gelir. İnsanlar, özgür iradeleriyle seçim yapma yeteneğine sahiptirler, ancak bu seçimler Tanrı’nın iradesine uygun olmalıdır.

Sonuç olarak, Hristiyan inancı, özgürlüğü Mesih İsa’da bulan bir iman sistemidir.

Agustinus’a göre her birimiz, Tanrı’nın suretinde yaratıldık, bu da bize ahlaki bir pusula ve doğru bir yolda yürüme yetisi verir. Gerçek özgürlük, bu yolda yürümek, Tanrı’nın iradesine uymak ve sevgi, merhamet ve adaletle dolu bir yaşam sürdürmekle mümkün olur. Bu özgürlük, bize seçenekler sunar, ancak bu seçeneklerin her biri, Tanrı’nın isteğini yerine getirme veya ondan uzaklaşma fırsatı da sunar.

Gerçek özgürlük, insanın içsel bir dönüşümüyle başlar. İçsel bir dönüşüm, Tanrı’nın isteğine boyun eğmek, ahlaki değerlere bağlı kalmak ve sevgi dolu bir yaşam sürdürmekle ilgilidir. Bu, insanın Tanrı’nın suretinde yaratıldığı gerçeğini kabul etme ve bu gerçeği yaşama kararlılığına dayanır. Gerçek özgürlük, her gün bu kararlılıkla yaşanır ve Tanrı’nın isteğini yerine getirmek için çaba sarf etmekle yakından ilişkilidir.

Aziz Agustinus’un öğretileri, bize gerçek özgürlüğün Tanrı’nın suretini yaşamakta bulunduğunu hatırlatır. İnsan olarak, bu sureti yansıtmak ve yaşamak, gerçek özgürlüğümüzün anahtarıdır. Bu özgürlük, seçimlerimizle şekillenir ve seçimlerimiz, Tanrı’nın isteğine uygun olarak yapılmalıdır.

Gökhan Talas

Yorum Ekle

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Bizi takip edin!

Sosyal medya hesaplarımızdan bizi takip ederek dergimizle ilgili son güncellemelerden haberdar olabilirsiniz.

Your Header Sidebar area is currently empty. Hurry up and add some widgets.