Miras Dergisi

Yüreğimin Derinliklerinden Tanrı’ya Sözler

Ağıtlar Kitabı Ermeni Kilisesi’nin bağrından çıkmış olsa da sadece onlar için değildir. Grigor’un mesajı her kuşaktan bütün insanlığı ilgilendirmektedir

“İnleyen bir yüreğin sesi, iç çekişleri ve kederli feryatlarını,

Sana sunuyorum, ey Gizleri Bilen,

Zihnimin tereddütlü meyvelerini

Kederli canımın ateşinde yanan lezzetli bir kurban gibi

İrademin buhurdanında sana getiriyorum.”

Merhametli Rab, bu sunuyu

Bir nefeste al ve sana zengin kokular sunan

Görkemli kurbanlardan

Çok daha hoşnutlukla kabul et. Lütfen

Bu sade söz dizisini makbul say.

Ne olur hor görme” (1. Dua/A).

Narekli Grigor’un Ağıtlar Kitabı’nın birinci duası bu sözlerle başlar. Anadolu’da artık pek bilinmeyen, ama bu topraklarda yetişmiş değerli azizlerin ilk sıralarında yer alan Grigor, Vaspurakan Bölgesinin Narek köyünde 947-951 yıllarında doğdu. Günümüzde Van Gölü’nün güneyinde yer alan Narek, dönemin önemli ruhsal merkezlerinden biriydi. Ahtamar Adası’nın 35 kilometre kadar güneybatısında kurulmuştu. Grigor’un yaşamına dair çağımıza çok az bilgi kalmıştır. Babası Episkopos Khosrow Andzevatsi en küçük oğlu olan Grigor’u Narek Manastırında eğitime göndermiştir. Grigor orada annesinin amcaoğlu olan Anania Narekatsi gözetiminde eğitildi. Sonraki yıllarda haksız bir biçimde sapkın görüşlere sahip olmakla suçlanan Hoşrof ve Anania’nın fikirleri Grigor’u derinden etkilemişti. Anania alçakgönüllülük, tövbekâr tutum ve dua konularını vurgulardı. Hoşrof da derin düşünme ve dua etme yolu olarak kilise geleneğinde yer alan Tanrı ile sohbet biçimini yeniden gündeme getirmeye, canlandırmaya çalışıyordu. Bu bağlamda Narekliler için ‘teoloji’ sözcüğü Tanrı hakkında görüşler yerine Tanrı ile görüşme, sohbet etme anlamına geliyordu. Grigor da sık sık manastırın kuzeyindeki dağlarda yer alan mağaralarda geçirdiği uzun inziva zamanlarında Tanrı’ya yüreğinde geçenleri anlatmayı alışkanlık edinmişti. Elli yaşına geldiğinde yaşamını tehdit eden bir hastalıkla karşılaştı. 

“Kötü olan tarafından yere serilmiş sedirde yatıyorum,

Hastalık ve acılara gömülmüş halde,

Zorlukla konuşan yaşayan bir ölü gibi.

Ey şefkatli Tanrı Oğlu,

Izdırabımda bana merhamet et” (18/G).

Yaşamının sonuna geldiğinde yıllar süren eleştiriler ve suçlamalardan yorulmuş ve sarsıntılar geçiren imanının sınırlarını zorlayarak yaşıyordu. Ağıtlar Kitabı’nda yer alan “İniltiler” ona hiç yabancı değildi. Zor zamanlarında ettiği bu dualar Kilisede hala şifa için imanla yinelenmektedir.

“Bütün bu örnekleri aşan, 

Yayılan bir kanser gibi

Bedenimin her yerine ulaşan

Dermansızlığımın verdiği acılara,

Sayısız yaralarıma,

Tıpkı İsrail için olmadığı gibi

Benim için de bir merhem yoktur.

Tepeden tırnağa bedenimin her yanı

Sağlıksız ve çaresiz kılıyor doktorları.

Ama sen merhametli, lütufkar, kutsal,

Sabırlı, ölümsüz Kral,

Sıkıntı içinde “Rab” diye seslendiğimde, işit

Yardım için savaşan yüreğimden gelen duaları” (18/K).

“Bir hâkim gibi yargılama ama bir hekim gibi şifa ver” Grigor’un dualarının başlıca temalarından biriydi (23/B; 79/A). Duanın şifa veren gücüne de sarsılmaz bir biçimde inanıyordu: 

“Ey Yüceler Yücesi, Senin adınla başlayan

Bu acılı mezmurlar kitabını ellerine al

Beden ve canın acılarına, 

Hayat veren bir merhem gibi çal” (3/E).

İki tanesi hariç hepsi “Yüreğimin derinliklerinden Tanrı’ya sözler” ifadesiyle başlayan 95 bölümden oluşan Ağıtlar Kitabı, aynı zamanda “Dua Kitabı” adıyla da tanınır. Aziz Grigor’un yaşamının son yıllarında, 1002-1003 yılları arasında kitaplaşmıştır. Onun kişisel düşüncelerini ve dualarını içeren şiirsel metinlerden oluşur. Grigor kendi dualarıyla imanlılara nasıl Mezmurcu gibi yakaracaklarını ve Rabbin Duası gibi örnek dualar sunacaklarını öğretmeyi amaçlamıştır. Sade ve adanmış yaşamında dualar çok önemli bir yer tutmuştur.

Dualarında kendi insansal zayıflığının farkında olan ve bu zayıflığa rağmen içten içe İsa’nın öğretilerine uygun, kutsal ve kusursuz yaşamı özleyen bir imanlının ruhsal çatışmalarını yansıtır. Grigor’a göre insan tümüyle günahkardır ve Tanrı’dan gelecek herhangi bir iyiliği hak edemez. Ancak Tanrı engin sevgisi ve merhametiyle hak edilmeyen bu lütfu insana karşılıksız olarak sağlar. Ermeni Kilisesi tarafından 12. yüzyılda, Roma Katolik Kilisesi tarafından 2015 yılında “aziz” olarak tanınan Grigor, Protestanlar tarafından pek fazla bilinmese de Reform’dan beş yüz yıl önce onlarla benzer görüşlere sahipti. İnsanın kurtuluşunun yalnızca iman ve lütufla olduğuna inanırdı ve ona göre bu kurtuluşun kilise ile bağlantısı yoktu. 

İlk eseri Vaspurakan Prensinin isteğiyle yazdığı Ezgiler Ezgisi hakkındaki bir yorum kitabıydı. Ermeni yazarlar tarafından yazılan ilk yorum kitaplarından biridir ve kilisedeki tartışmalı bir konuyu çözmek amacıyla ısmarlanmıştır. Bu kitabında Grigor, Gelin’in genelde Kilise’yi, özelde de imanlıyı temsil ettiğini vurgulamıştır. Ezgiler Ezgisi ona göre Kiliseye evrensel düzeyde bir kurtuluş mesajı vermekteydi ve bu mesaj Söz’ün Beden alışı, Kutsal Ruh’un etkinliği ve Mesih’in İkinci Gelişi’ni açıklıyordu. Bununla birlikte Ezgiler kitabında kişisel ve sakramentlerle bağlantılı düzeyde ise tövbe ve öğrencilik, vaftiz ve komünyon, evlilik ve gizemli birlik öğretilmekteydi. Grigor ömrünün sonlarında yazdığı Ağıtlar Kitabı’nda ise Tanrı’nın Gelin’e sağladığı lütfa verilebilecek karşılığı, yani adanmış, itaatkâr yaşamla birlikte sunulan duaları ele almıştır.

Tövbe etmek de Ağıtlar’ın en önemli temalarından biridir. İşlediği günahları Musa’nın On Buyruk’un yazılı olduğu levhaları kırmasına neden olaylara benzetir:

“Ne yararı var ki buyruğu duyunca

Emret ‘Ya Rab! Ya Rab!’ demenin

Bu söze uymayınca.

Kendi ellerimle yok ettim sözle yapılan

Senin buyruklarını taşıyan ve Tanrı parmağıyla yazılmış olan

altın tabletleri.

Tam bir yıkımdı bu.

Ve ben, kederden küle bulanmış yüzümle

Aslına benzer yazıyorum bir ikincisini.” (34/J) 

Grigor birçok dizede kendisini Ağıtlar Kitabı’yla özdeşleştirmiştir. “Ben canlı bir kitabım” (39/B) der ve Hezekiel peygamberin sözünü ettiği uzanan el içindeki tomarı anımsatır: “Tomarı önümde açtı, her iki yanı da yazılıydı. Orada ağıtlar, iniltiler, figanlar yazılıydı” (Hez. 2:10). Kitap onun tanıklığıdır aynı zamanda:

“Ve dönüşü olmayan yolda yanlışlarımın kaydını

Gün be gün sözlerimle dua edebilmeleri için Tanrı’ya

Bir tanıklık olarak bırakıyorum okuyuculara,

Bu kitap bir tövbe rehberi olarak kalsın

Egemen Rab, bu sözler dualarda sürekli sana ulaşsın. 

Sözcükleri bedenim, anlattıkları canım.

Hep huzurunda kalsın, Ey sonsuz Tanrı.

Yalvarışlarımı masum bir ricacının sözleri gibi kabul et,

İnsanlığı seven, merhametli Tanrı,

Sonsuzlara dek senindir bereket.

Amin.” (54/E) 

Ağıtlar Kitabı Ermeni Kilisesi’nin bağrından çıkmış olsa da sadece onlar için değildir. Grigor’un mesajı her kuşaktan bütün insanlığı ilgilendirmektedir:

“Ruhumun kanatlarında süzülüyorum

İnsanlığın sonsuz kuşakları boyunca

Hepsini aklımın ölçeğinde tartıyorum.

Günahta bana eşit kimse yok.

Bu nedenle Davut’un Mezmurları oldu örneğim 

Çobanın değneğinden gelen sert bir uyarı gibi:

Suç ve kötülüklerimde var mı eşitim?” (55/A).

Yine de bütün bunlara karşın umut vardır. Bütün olumsuzlukların, acının içinde Grigor geleceği aydınlık olarak görür. Çünkü Tanrı iyi ve güçlüdür:

“Senin için imkansız bir şey yok, ey korkunç, muzaffer güç.

Ateş sana tazeleyen bir çiy, yağmur tüketen alev.

Sen taşı konuşan bir can yaparsın,

Ya da konuşan canı soluksuz bir heykel.

Tövbe eden günahkarı onurlandırır,

Ya da görünüşte pak olanı adilce yargılar suçlarsın.

Ölüme gidenleri lütfun sevinciyle salarsın.

Aşağılananı onurlandırır, yüzlerini sevinçle güldürürsün” (53/A).

Narekli Grigor kilise tarihinde bir imanlının yaşamına ilişkin en özel örnekleri barındıran Ağıtlar Kitabı ile değerli bir yere sahiptir. Bu makalede İngilizce’den tercüme edilen dualar onu Türkçe okuyucuya bir ölçüde de olsa tanıtmak ve Türkiye’deki unutulan Hristiyan kültürüne birazcık ışık tutma amacını taşımaktadır. Narekli Grigor günümüz kilisesi için iman atalarından biridir. “Çevremizi saran tanıklar bulutu” (İbr 12:1-2) içindeki haklı yerini zorluklar, acılar, haksızlıklar ve hastalıklardan geçerken sergilediği imanın sonucu olan alçakgönüllü ve tövbekâr tutumuyla almıştır.  Benzer bir tutumu bütün uluslardan imanlıların da vermesini isteyen Grigor, okuyucularını şu kutsama sözleriyle selamlıyor:

“Bu sözleri çoğaltanlar mutlulukla taçlansın,

Pakların arasına katılıp merhamete umut bağlasın,

Tanrı Sözüne hürmeti ona yaşam ihsan etmeni sağlasın,

Kitabı dağıtanın yüreğinde senin

Övgüye değer kutsamaların olsun.

Süleyman’ın Özdeyişleri’ndeki beklentilere kavuşsun.

Ruhunla, yüce Tanrı, senin ondaki benzeyişin bozulmaz şekilde korunsun,

Sabırlı ve bağışlayan sensin, tüm yücelik sana olsun.

Amin” (26/D).

Kaynaklar:

NAREKATSI, St. Grigor; The Armenian Prayer Book of St. Gregory of Narek; İng. Çeviri: Thomas Samuelian; Vem Press; 2016

PETROSYAN, Levon; Gregory of Narek and the Narekian Fathers: The Mystery of Love from the Commentary on the Song of Songs to the Book of Lamentations”; Vol. 21; Journal of the Society for Armenian Studies; 2012/01/01

THOMSON, R. W. ; “Gregory of Narek’s  “Commentary on the Song of Songs”.” The Journal of Theological Studies, NEW SERIES, 34, no. 2 (1983): 453-96. 17 Nisan 2021 tarihinde erişilmiştir.

Pastör İhsan Özbek

Kurtuluş Kiliseleri Baş Pastörü

Yorum Ekle

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Bizi takip edin!

Sosyal medya hesaplarımızdan bizi takip ederek dergimizle ilgili son güncellemelerden haberdar olabilirsiniz.

Your Header Sidebar area is currently empty. Hurry up and add some widgets.